Gazeteci-Yazar Engin Arıcan,BAÇEP-GÜMÇED ve 'Erdek Körfezi Dayanışma Platformu' oluşumunu değerlendirdi.
1/100 binlik çevre düzen planının Çevre ve Şehirdcilik Bakanlığı
tarafından kabulü ve itiraz sürecinin de resmi olarak tamamlanması
sonrasında, daha önce de dikkat çektiğimiz gibi, Bandırma ve Erdek de
planla ilgili çevrecilik eksenli kıpırdanışlar yaşanmaya başladı.
Bandırma Çevre Platformu (BAÇEP)-GÜMÇED açısından ise farklı bir
durum var. Çünkü, BAÇEP ve GÜMÇED planla ilgili ilk günden bugüne
konuyu takip etti ve tepkilerini, uyarılarını gücü oranında kamuoyuna
taşıdı.
Bu yazımızda özellikle son günlerde Ocaklar-Erdek merkezli gelişen
‘Erdek Körfezi Dayanışma Platformu’ konusuna ve Platformun yayınladığı 3
sayfalık arkalı önlü bilgilendirme notlarına sırasıyla, madde madde
değineceğiz.
1.si,coğrafi ve fiziki olarak Bandırma’yı Kapıdağ ve Erdek’ten keza
Kapıdağ ile Erdek’i de Bandırma’dan soyutlayabilmek , ayrı düşünebilmek
mümkün değil. Tam, tersi, Bandırma’nın sosyo ekonomik açıdan gittikçe
gelişen kent kimliği, artan nüfusu ve ticareti Kapıdağ özelinde
özellikle Erdek’i adeta Bandırma’nın bir mahallesi konumuna taşımakta;
Kapıdağ’daki yerleşim yerleri ve Erdek, Bandırma’nın bir banliyösü gibi
kent ile gün geçtikçe çok yönlü hızla içselleşmektedir.
Bu, kentsel entegrasyon kişilerin yada yerel yöneticiler ile
siyasetçilerin öznel niyetlerinden bağımsız nesnel bir durumdur. O
nedenle, geçmiş yıllarda, yerel yöneticiler ve siyasetçilerden
kaynaklanan ilçeler arası rekabetçi anlayışların, gerilimlerin,
çatışmacı anlayışların hiçbir hükmü ve nesnel temeli bulunmamaktadır.
2.si, bölgede yaşanan Bandırma merkezli entegrasyonda dikkat edilmesi
gereken, her yerleşim yerinin coğrafi özelliklerinin ve
zenginliklerinin gözetilip, her yerleşim alanının toplumsal ve ekonomik
gelişme dinamiklerinin, tarihsel ve kültürel mirasının da hesaba
katılmasıdır.
Bandırma merkezli bölgesel entegrasyon Erdek özelinde Kapıdağı
olumsuz etkilememeli ve Kapıdağ’ daki yaşamı gözetmeli; Kapıdağ sahip
olduğu doğal güzellikler, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ülke,
bölge ve kent ekonomisine, sosyal yaşamına kendi rengini ve zenginliğini
yansıtabilmelidir.
3.sü, Güney Marmara’nın merkez odağında bulunan Bandırma ile çevresel
etkileşim içersinde bulunduğu ve hızla entegre olduğu Erdek özelinde
Kapıdağ da, çevresel faktörler ve sorunlar farklıdır.
Örneğin; Bandırma bir sanayi ve ticaret kenti olarak, kentsel
kimliğini hızla olgunlaştırır ve bunun sorunlarını yaşarken, Erdek
yerleşkesinin yüzü özellikle deniz turizmine ve tarıma dönüktür.
Ki, bu bile kendi içinde farklı ve çok yönlü sorunlar taşımaktadır.
Çünkü, Erdek, bugün, turizmi denizle sınırlı kılmanın, Kapıdağ
gerçeğini yıllardır algılayamamanın, sahip olduğu tarihsel ve kültürel
zenginliği fark edememenin sıkıntılarını yaşamaktadır.
4.sü, BAÇEP ve GÜMÇED, geçmiş yıllarda, bu amaçla, Kapıdağ’ın Milli
Park Alanı ilan edilmesi; yerleşkelerin katı atık sorunu ve özellikle
Erdek’te atık su tesisinin acilen yapılması; tarihsel ve kültürel mirasa
sahip çıkılması yönünde bir dizi girişimde bulunduğu gibi Kapıdağın
Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak yasal statüsünün ısrarla
gözetilmesini de kamuoyunda ve bulunduğu her ortamda savundu. Katı atık
tesisi, Bandırma merkezli Katı Atık Birliği’nin kurulması nedeniyle tali
bir talep haline gelirken, proje konusunda Bandırma Belediyesi’nin
ilgisizliği, şevksizlik ve takipsizliği projeyi dumura uğrattı.
BAÇEP ve GÜMÇED; iki temel konuda ısrarcı oldu: Erdek Belediyesi,
acilen atık su tesislerini(kimyasal-biyolojik) yapmalı…Kapıdağ Yaban
Hayatını Koruma Sahası acilen gereği gibi korunmalı…Ne yazık ki, her iki
konuda da gereken mesafe kadedilemedi. Yıllardır Erdek, adeta kendi
pisliğinde kulaç atmaktadır. Kapıdağ da yaban hayatın korunması
açısından ise, tam bir aymazlık söz konusudur.
5.si,Kapıdağ ve Erdek, 1/100 binlik çevre düzen planı ile tanışmadan
Erdek ve Kapıdağın Turizm Bölgesi kapsamına alınması ve Çevre Planı ile
tanıştı.Kapıdağ özelinde Erdek’te ne Turizm Bölgesi ne de çevre planı
konusunda ciddi en küçük bir kıpırtı, sürece müdahale çabası kamuoyunun
gündemine gelmedi. İl Genel Meclisi’nde planın ayrıntıları
şekillendirilirken, İGM üyeleri ve siyasi partiler adeta süreci
izlemekle yetindi. Plan, ne yerel yönetimler ne de kamuoyu nezdinde
hemen hiçbir platformda konuşulup, ciddi ve bilimsel açıdan
tartışılmadı. Erdek ya da Kapıdağ’ın Turizm Bölgesi kapsamına alınmış
olmasının ne anlam ifade ettiği aynı şekilde yerel yönetimler ve
kamuoyunda sorgulanmadı. Bu sürece, Erdek Turizm Yüksek Okulunun
akademik katkısı bile bir iki toplantı dışında gerçekleştirilemedi.
Kapıdağın, çevre planı kapsamında parsellenmesi sadece izlendi.
Bilenler ise rant kaygılarıyla sesini çıkartmadı ya da rantın bir
şekilde ortağı oldu. Denizi ve kıyıları 45 günlük yaz turizmi için
hoyratça kullanan, kıyıları ölçüsüzce imara açıp rant peşinde koşanlar;
ne deniz florasıyla ne Kapıdağ florasıyla ne de doğal yaşamıyla
ilgilendi. Doğal yaşam rant uğruna bilinçsizce daraltılıp, budanıp,
yağmalanırken tarihi ve kültürel zenginliklerin korunması çabası da
cılız kaldı. Bir Kirazlı Manastırı bile gerekli ilgiyi göremedi.
Zeytinli Ada kazılarının ve Adanın, Türkiye’nin ilk Arkeolojik Park
Alanı olmasının önemi kavranamadı. Hadrianus kazı çalışmalarının
sezonluk bir çalışmaya indirgenmesine yıllarca göz yumuldu. Örneğin,
Erdek ve çevresindeki yerleşkelerde uygulanan 18 İmar uygulamasında
ihale sürecinden başlayarak yaşanan rezillik, rant paylaşımları ısrarla
hasır altı edildi, gizlendi ve utanmazca sürdürüldü.
6.sı, Kapıdağ ve Erdek nezdinde yaşanan tüm bu olumsuzlukların
rezillik boyutuna taşınmasının kuşkusuz nedenleri çok. BAÇEP ve GÜMÇED’e
göre,bunun en önemli nedenlerinin başında Kapıdağ ve Erdek özelinde
toplumsal yapı ve entelektüel yaşam ve demokrasi sorunu gelmektedir.
Sosyo-ekonomik ve kültürel, vb, gelişkinlikler açısından Bandırma
nasıl ki, Güney Marmara’nın odağını teşkil ediyorsa, Kapıdağ için de
gelişkinlik kriterlerine göre Erdek önceliklidir. Büyükşehir yasası
kapsamında Kapıdağ’daki tüm yerleşkelerin Erdek’e bağlanması bunun somut
göstergesidir.
Ancak, Erdek’te dün olduğu gibi bugünde bütüncül bir anlayış söz
konusu değildir. İdari ve siyasi yöneticiler,Kapıdağ bütününü tarihsel
bütünlüğü ve devamlılığı içinde bilim ve aklı rehber kılarak, nasıl bir
zenginliğin üzerinde yaşadıklarını ve bunun nasıl ve hangi yöntemlerle
korunarak, geleceğe taşınacağı konusunda ciddi bir düşünsel fukaralık
içindedir. Kapıdağın ve Erdek’in zengin entelektüel birikimi özellikle
idari ve siyasi yerel yöneticiler tarafından yok kabul edilmiş,
örselenmiş, dışlanmış, önemsizleştirilmiştir.
Örneğin, Reşit Mazhar Ertüzün gibi entelektüel değerlerinin gerçek
anlamda hiçbir zaman önemini anlayamamış, kavrayamamış ya da bir
şekilde yaşamlarında bu ve benzer isimleri tırpanlamış Kapıdağ ve Erdek,
bir anlamda, bu oligarşik yapı nedeniyle Kapıdağın entelektüel ruhunu
çalmış, yok etmiştir.
7.si,yukarıda ifade ettiğimiz bu oligarşik yapı nedeniyle, Kapıdağ
ve Erdek özelinde şekillenmiş bu çarpık ve kadük siyasi ve sosyal
yaşamın, her türlü siyasi ve kişisel kaygıdan uzak, kişisel ya da
mevkisel rant hesaplarının, kısır çekişmelerin dışında gelişmesi bir
kentsel ve bölgesel demokrasi sorunudur. Kapıdağ ve Erdek’in çevresel
sorunları başta olmak üzere yaşadığı çok yönlü sorunları aşmasının temel
yolu, demokrasinin tüm yönleriyle gelişmesi, güçlendirilmesinden
geçmektedir. Toplumun kendi yaşadığı coğrafyaya, kente sahip çıkması,
koruması, mevcudu geleceğe taşıyabilmesi, yurttaşlık bilinciyle
toplumsal yaşamda etkin rol alabilmesi ancak demokrasiyle mümkündür. Bu
niteliğiyle, Kapıdağ ve Erdek’te çevre ve toplum aktivistleri sadece
doğal, tarihsel ve kültürel yaşama sahip çıkmayı, gözetmeyi ve geleceğe
taşıma misyonunu demokrasi sorunuyla ilişkilendirebildikleri sürece
somut adımlar atabilirler.
BAÇEP, bunun somut ifadesinin Kapıdağ genelinde tüm ilişkilerin
demokratikleşmesinden, tüm sorunların demokratik bir anlayışla ve
zeminde çözümlenmesinden geçtiğine inanmaktadır. Bunun da somut yolu;
Kapıdağ ve Erdek özelinde başta yerel yönetim olmak üzere mahalle
muhtarlıklarının, meslek odaları ve derneklerinin,kooperatiflerin yani
Kent Konseyi bileşenlerinin demokratik bir anlayış ve işleve sahip
olması ve güçlendirilmeleriyle mümkündür. Kapıdağ ve Erdek, ekonomik ve
sosyal yaşamın demokratik bir anlayışla örgütlendirilmesi konusunda
zayıf ve cılızdır.
8.si, Kapıdağ geneli ve Erdek nezdinde bugüne kadar tarihsel bağlamda
yapılmış entelektüel çalışmalar genel olarak rahmetli Reşit mazhar
Ertüzün ile Zeytinliada ve Hadrianus kazı çalışmalarını yürüten
hocaların akademik çalışmalarıyla sınırlıdır.Bu çalışmalar da antik
dönem ve özellikle Roma-Bizans dönemi üzerinde yoğunlaşmış olan
çalışmalardır. Bizans sonrası özellikle Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi
üzerine yapılmış bilimsel ve edebi çalışmaların sınırlılığı ortadadır.
Tarihsel ve kültürel akademik ya da edebi çalışmaların yanı sıra Kapıdağ
ile ilgili ekonomik, sosyolojik, demografik, doğal yaşam, bitki örtüsü,
vb. konularda da yapılmış akademik ve edebi çalışmalar oldukça
sınırlı.Mevcut akademik ve edebi çalışmaların derlenmesi, Cumhuriyet
öncesi ve sonrasına yönelik akademik ve edebi çalışmaların teşvik
edilip, desteklenmesi; Kapıdağ ile ilgili arşiv ve envanter
çalışmalarının gerçekleştirilmesi başta Erdek Belediyesi öncülüğünde
gerçekleştirilmesi gerekli çalışmalardır. Kent belleği oluşturulmalı,
Kent Doğa, Tarih ve Kültür Müzesi yaratılmalıdır.
9.su, öncelikle Erdek kentsel kimliğini olgunlaştırmalı ve kentsel
tercihini akli ve bilimsel açıdan somut olarak ortaya koyabilmelidir.
Erdek bir tarih, kültür, kongre, inanç, deniz, dağcılık turizm ve tarım
kenti olarak doğal yapısını ve yaşamını koruyarak gelişecek ise bunun
gerekliliklerini ilgili kurumlarla alt yapısını oluşturmalı; yönünü
tayin ederek önceliklerine göre gerekli adımları atmalı ve bunu Kapıdağ
ve Erdek halkına rağmen değil, halkla paylaşarak ve içselleşerek
yapmalıdır. Ben yaptım-oldu anlayışı yanı sıra Erdek’in yıllardır baş
belası olan, siyaseten ya da kişisel makam-mevki hırsı, çıkarı için
adam kayırmacılık dönemi son bulmalıdır.
10.su,Bandırma ve Kapıdağ geneli yanında Erdek özelinde yaşanan
ekolojik sorunlar ilişkili olmakla birlikte türdeş değildir. Öncelikle
her yerleşkenin kentsel kimlikleri ve tercihleri farklıdır.
BAÇEP,bu nedenle, ‘Erdek Körfezi Dayanışma Platformu’nun oluşumunu ve
faaliyetlerini olumlamakla birlikte, oluşumun sanayi karşıtı bir
anlayışla varlığını ve duruşunu, Bandırma’ya dayatmaya çalışmasını
rasyonel görmemekte, bu anlayış ve duruşun,Bandırma ve bölgesel
gerçekliğin kavranmasında, anlaşılmasında farklı sorunlara yol açacağına
dikkat çekmektedir.
Kapıdağ ve Erdek’in sanayiye ve özellikle ağır sanayi yatırımlarına
kapalı bir alan olması BAÇEP’in de anlayış ve faaliyet bazında
önceliğidir. Tarıma ve balıkçılığa dayalı küçük ve orta işletmelerin
gerekli koruyucu önlemler titizlikle ve katı biçimde alınarak teşviki
sağlanabilir. Kooperatifçilik geliştirilebilinir.
BAÇEP; bölge özelliklerinin ve gerçekliğinin gözetilerek, Bandırma ve
Erdek Çevre Platformlarının oluşumlarının doğallığına ve nesnelliğine
vurgu yaparak, her iki demokratik oluşumun da doğa ve insan sağlığını
gözetme noktasında paydaş olduklarını kabul eder. Her çevreci oluşum,
kendi etkinlik alanında, kendi gerçekliğine uygun olarak, kendi
dinamiklerine uygun hareket edecek, ilişkilerini karşılıklı saygı ve
demokratik diyalog içersinde siyaset üstü bir anlayışla sürdürecektir.
O nedenle BAÇEP, bu anlayışla, ‘Erdek Körfezi Dayanışma Platformu’nu
oluşturan çevre aktivistlerini ve kurumları içtenlikle selamlar,
çalışmalarında başarılar diler, hepsini sevgiyle kucaklar.
11.si, BAÇEP ile ‘Erdek Körfezi Dayanışma Platformu’nun temel
ayraçlarından birisi Erdek’te oluşumun ana ekseninin 1/ 100 binlik çevre
planı ve özellikle Erdek Körfezinde yaratacağı(deniz ve hava kirliliği
gibi) olumsuz sonuçlara yöneliktir.
Öncelikle belirtelim ki, BAÇEP ve GÜMÇED’in dışında 1/100 binlik
planın hazırlanış süreci, aşamaları konusunda bugüne kadar Erdek ve
Bandırma Belediyeleri dahil olmak üzere, yerel iktidar partileri,
temsilcileri bu süreci suskunlukla hatta yaşananları Meclislerinden ve
halktan gizleyerek bugüne gelindi.
Erdek Körfezi’ne dönük ilk sanayileşme adımına da Edincik altında
EnerjiSA Doğalgaz enerji santrali inşaa aşaması dahil olmak üzere ilk
kez BAÇEP ve GÜMÇED, çevresel endişelerini ortaya koyarak kamuoyuyla
paylaştı. Erdek dahil, kimseden ‘tık’ çıkmadı.!BAÇEP ve GÜMÇED de,
termik santral konusu daha yakıcı bsir sorun olduğu için refleksini
pasif kıldı.
Keza, Şirinçavuş köyü mevkiinde termik santral konusunda da BAÇEP ve
GÜMÇED, paydaşlarıyla birlikte ilk tepkileri ören oldu ve yatırım
kararı gelişen tepkilerle durduruldu.
Edincik altında Belkız mevkiine Ro-Ro taşımacılığı için liman yapımına da ilk tepkiyi ÇED toplantısında BAÇEP ve GÜMÇED verdi.
BAÇEP’in bu bölgesel ve kentsel çevresel faaliyetleri sanayi
karşıtlığı üzerinde şekillenmedi. BAÇEP; 1/100 binlik çevre düzen
planının ihale edilmesinden hazırlanışına ve onayına kadar bir çok
eksiklik ve yanlışlığa dikkat çekti. Ancak, BAÇEP; planlamaya karşı
çıkmadığı gibi bu konuda devlet ve siyasal iktidarların geç bile
kaldığına, 1/100 binlik çevre düzen planının tamamlanması sonrası 1/25
binlik ve diğer ölçekli planların hazırlanması gerektiğine dikkat
çekti. Çünkü, BAÇEP, ekonomik ve sosyal gelişmenin, kentleşmenin
plansız gerçekleşmesi tarafı olmadığı gibi tüm bu çalışmaların doğa ve
insan unsurunun olayın merkezine konularak gerçekleştirilmesinin
tarafıdır.
12.si, BAÇEP ve GÜMÇED, 1/100 binlik çevre düzen planıyla ilgili
gelişmeleri ve yaşananları, salt Ak Parti iktidarı ile ilgili görme
yanlışına düşerek, olayı bu eksende değerlendirme kolaycılığına düşerek,
çevre konusunu oy devşirme aracı olarak görenlerin,halkı aldattıklarına
dikkat çekiyor. Çünkü, küresel ekonomik yapılanma kapsamında
kapitalizmin sanayileşme yönünde yeniden reorganize edilmesinin bugünün
konusu ve sorunu olmadığının bilinciyle, ülke coğrafyasının bu amaçla
yatırımlar için planlanmasının Ak Parti iktidarı ile başlamadığını
görüyor.
Sanayileşmede, vahşi kapitalizmin gemlenmesi, kapitalizmin ekonomik
gelişmesinde sosyal yön yanı sıra doğa ve insan unsurunun ve sağlığının
gözetilmesini temel sorun olarak öne çıkarırken; küresel sermayenin ve
emperyalizmin, gelişmekte olan ülkelerin sanayileşmelerini engelleme
yönünde başta çevreciliği felsefi ve ideolojik bir argüman olarak
kullanma yeltenişine de karşı duran BAÇEP, kapitalist üretim güçlerinin
ve ilişkilerinin gelişip, güçlendirilmesini kendi tarihsel ve toplumsal
evriminde kaçınılmaz görüyor. Tarihsel ve toplumsal ilerlemenin,
yürüyüşün sonucunu ve kaderini yine insanlık belirleyecektir. Kuşkusuz,
toplum ve çevre aktivistleri, bu süreci edilgen bir anlayışla ve
tutumla, kaderci bir anlayışla izlemeyecek, tarihsel ve toplumsal
sorumlulukları doğrultusunda, sahip oldukları felsefi ve ideolojik
anlayışları ne ise, gereğini yerine getireceklerdir.
Burada önemli olan şudur: BAÇEP, bir siyasi oluşum ya da parti değil,
siyaset üstü demokratik, gönüllülük temelinde oluşmuş sivil bir
insiyatif çevre ve yurttaşlık hareketidir. Doğaya ve insana yabancı
olmayan hiçbir şey, BAÇEP’e de yabancı değildir. Doğaya ve insana ait
hiçbir şeyi, farklı amaç ve çıkarlar için maskeleme çabası içersine
girmez, bu tür yeltenişleri red eder. Her türlü ütopyaya saygı duyar ama
realisttir!
Sevgiyle kalın…